Müzik tüm insanlar tarafından anlaşılan bir dildir.
- Music is a language understood by all humans.
O kolayca anlaşılmak için yeterince açık konuşur.
- She speaks clearly enough to be easily understood.
Yarın başlayacağımız anlaşılmaktadır.
- It's understood that we'll start tomorrow.
Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.
- Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it.
Kolayca anlaşılabilir olduğu için bu tür kitapları okuyun.
- Read such books as can be easily understood.
Onun sorularını anlamak imkânsızdı.
- It was impossible to understand his questions.
Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.
- This kind of music is something that older people have difficulty understanding.
Tom, Fransızca'yı daha iyi anlamak istiyor.
- Tom would like to understand French better.
Bilmek, anlamakla aynı değildir.
- Knowing is not the same as understanding.
Tom onun niçin Fransızca öğrenmek istediğini anlayamadı.
- Tom couldn't understand why she wanted to learn French.
Hiç kimse beni anlamıyor.
- No one understands me.
Siz insanları anlamıyorum.
- I do not understand you.
Anlaşılmak için yerli konuşmacı gibi konuşmana gerek yok.
- You don't need to sound like a native speaker in order to be understood.
Kadınlar anlaşılmak değil, sevilmek ister.
- Women are meant to be loved, not to be understood.
I understand that you have information for me.
... anti-American propaganda, which I have since understood ...
... it's understood to be a voucher program. His running mate ' ...