Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf.
- It is strange that he should be put up at such a cheap hotel.
Yapması kolaydır ve ucuzdur.
- It's easy to make and it's cheap.
Onun mallarının yarısı ucuza satıldı.
- Half her goods were sold cheap.
Onlar aynı ürünü çok daha ucuza yapabilir.
- They can make the same product much more cheaply.
Sen böyle bir cimrisin.
- You're such a cheapskate.
Böyle bir cimri olma.
- Don't be such a cheapskate.
O, adi davranış sergiledi.
- He behaved in a cheap manner.