Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
Herkesi memnun etmek asla kolay değil.
- It is by no means easy to please everybody.
O politikacı kesinlikle dürüst değil.
- That politician is by no means honest.
Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.
- It's by no means impossible to earn one million yen a month.
O hiçbir şekilde anjelik değildir.
- She is by no means angelic.
Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.