John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
Onun 100 dolardan az parası yok.
- He has not less than 100 dollars.
Penisiline alerjim yok.
- I am not allergic to penicillin.
Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
- If it had not been for her help, you would never have done it.
Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi.
- Tom said that nothing like that would ever happen again.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
Un-cry these tears I cried so many nights / Un-break my heart.
unrest — “a lack of rest (peace); war”.
to untangle — “to remove the tangling of”.
unconstitutional — “not constitutional”.