umutsuzluk

listen to the pronunciation of umutsuzluk
Turkish - English
hopelessness
despair

The leader gave up the plan in despair. - Lider umutsuzluk içinde plandan vazgeçti.

Jack resigned from his job in despair. - Jack umutsuzluk içinde işinden istifa etti.

desperation

It was an act of desperation. - O bir umutsuzluk eylemiydi.

We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well. - Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.

desperateness
demoralisation
despondancy
blight
self-despair
despondence
slough
hopelessness, desperation, despair, despondency ümitsizlik
despondency
dismay
self despair
bleakness
despond
brokenheartedness
tam umutsuzluk
blank despair
Turkish - Turkish
Umutsuz olma durumu, ümitsizlik, meyusiyet: "Orta sınıf yarı umutsuzluk içinde bir başka mucize bekler."- F. R. Atay
Umutsuz olma durumu, ümitsizlik, meyusiyet
ümitsizlik