ulaş

listen to the pronunciation of ulaş
Turkish - English
{f} reach

You can reach the village by bus. - Otobüsle köye ulaşabilirsin.

Their losses reached one million yen. - Zararları bir milyon yene ulaştı.

got through

What you said really got through to Tom. - Söylediğin gerçekten Tom'a ulaştı.

{f} arriving

The storm prevented her from arriving on time. - Fırtına onun zamanında ulaşmasını engelledi.

The storm prevented us from arriving on time. - Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.

attain

Finally, he attained his goal. - Sonunda, hedefine ulaştı.

She attained her success through hard work. - Başarısına çok çalışarak ulaştı.

get through

I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through. - Telefonda sana ulaşmaya çalıştım,ancak bu mümkün olmadı.

I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through - Ben sana telefonla ulaşmaya çalıştım ama başaramadım.

{f} reaching

I succeeded in reaching the top of the mountain. - Dağın tepesine ulaşmayı başardım.

They succeeded in reaching the mountain summit, but had an accident when coming back down. - Dağın zirvesine ulaşmayı başardılar, ama geri inerken bir kaza geçirdiler.

{f} total

Our team achieved five medals in total. - Ekibimiz toplamda beş madalyaya ulaştı.

The total bill for drinks came up to 7000 dollars. - İçecekler için toplam fatura 7000 dolara ulaştı.

gotten through
got at
arrive

We waited but he failed to arrive. - Biz bekledik ama o ulaşamadı.

We arrived at Viracopos at one o'clock in the morning. - Viracopos'a sabah saat birde ulaştık.

{f} totaled
get at

He is too short to get at the book on the shelf. - Raftaki kitaba ulaşamayacak kadar çok kısa.

He wasn't tall enough to get at the ceiling. - O, tavana ulaşmak için yeterince uzun değildi.

run into
arrive in

No ship could arrive in Cuba. - Hiçbir gemi Küba'ya ulaşamadı.

I believe she'll arrive in a short time. - Ben onun kısa sürede ulaşacağına inanıyorum.

ulaş
Favorites