Definition of ugramak in Turkish English dictionary
- uğramak
- stop by
I just wanted to stop by and wish you good luck.
- Ben sadece uğramak ve sana iyi şans dilemek istedim.
I wanted to stop by and see how you're doing.
- Uğramak ve nasıl olduğunu görmek istiyordum.
- uğramak
- come over
Would you like to come over for dinner?
- Akşam yemeği için uğramak ister misin?
Do you want to come over now?
- Şimdi uğramak ister misin?
- uğramak
- to call at, call in at, drop by, stop by (a place) (briefly)
- uğramak
- (Hukuk) resort to
- uğramak
- call on
- uğramak
- to call by/on, to drop in on, to drop by, to stop by, to stop round, to call (in/round) (on sb), to pop in, to come over, to come round; to stop off (at/in); to meet with, to experience; to suffer, to undergo
- uğramak
- experience
- uğramak
- call upon
- uğramak
- look up
- uğramak
- drop in
Tom said he wanted to drop in on some old friends while he was in Boston.
- Tom Boston'da iken bazı eski arkadaşlara uğramak istediğini söyledi.
- uğramak
- (for a road) to pass through or by (a place)
- uğramak
- come round
- uğramak
- undergo
- uğramak
- to rush out into, dash out into (a place)
- uğramak
- run in
- uğramak
- to meet with, encounter, or suffer (a difficulty, a disaster); to come down with (an illness)
- uğramak
- to call in on, stop by to see (someone), or drop in on (someone) (briefly)
- uğramak
- drop in on
Tom said he wanted to drop in on some old friends while he was in Boston.
- Tom Boston'da iken bazı eski arkadaşlara uğramak istediğini söyledi.
- uğramak
- receive
- uğramak
- call at
- uğramak
- come by
Dan wanted to come by to see Linda's son.
- Dan Linda'nın oğlunu görmek için uğramak istedi.
- uğramak
- meet
- uğramak
- visit
I'll see if Tom wants to come over for a visit.
- Tom'un bir ziyaret için uğramak isteyip istemediğini göreceğiz.
- uğramak
- run against
- uğramak
- to suffer misfortune at the hands of a jinn (e.g. to be paralyzed, to be struck dumb, etc.)
- uğramak
- incur
You do not want to incur the wrath of God.
- Sen Tanrının gazabına uğramak istemezsin.
- uğramak
- fall into
- uğramak
- put in an appearance
- uğramak
- drop around
- uğramak
- (limana) touch at
- uğramak
- stop in
- uğramak
- sustain
- uğramak
- come around
I'd like to come around to your house sometime.
- Ben, bir ara evinize uğramak istiyorum.
- uğramak
- meet with
- uğramak
- run
- uğramak
- (Dilbilim) come under
- uğramak
- happen in
- uğramak
- drop by
I just wanted to drop by to say hi.
- Sadece selam vermek için uğramak istedim.
- uğramak
- drop in at
- uğramak
- run up
- uğramak
- come
Do you want to come over now?
- Şimdi uğramak ister misin?
I'd like to come around to your house sometime.
- Ben, bir ara evinize uğramak istiyorum.
- uğramak
- haunt
- uğramak
- happen by
- uğramak
- drop over
- uğramak
- suffer
Suffering from hair loss at her age is so sad.
- Onun yaşında saç dökülmesine uğramak çok üzücü.
- uğramak
- call
- uğramak
- put in
- uğramak
- pop in
- uğramak
- look in on
- uğramak
- stop round
- başarısızlığa uğramak
- strand
- birisine uğramak, birisini ziyaret etmek
- (Hukuk) call upon
- sık uğramak
- haunt
- uğrama
- look in
Tom asked me to look in on you.
- Tom sana uğramamı istedi.
- zaman aşımına uğramak
- lapse
- zaman aşımına uğramak
- prescribe
- (gemi/tren) uğramak
- (Ticaret) call at
- sık sık uğramak
- haunt
- sık sık uğramak
- resort
- uğrama
- call on
You had better make sure that he is at home before you call on him.
- Ona uğramadan önce onun evde olduğundan emin olsan iyi olur.
Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
- Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- uğra
- pop in
I think I'll pop in on Tom and see how he's doing.
- Sanırım Tom'a uğrayacağım ve onun nasıl olduğunu göreceğim.
I'll try to pop in later.
- Daha sonra uğramaya çalışacağım.
- uğra
- call on
I will call on your tomorrow, weather permitting.
- Hava güzel olursa, sana yarın uğrayacağım.
Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
- Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- uğrama
- call
You had better make sure that he is at home, before you call on him.
- Ona uğramadan önce onun evde olup olmadığından emin olsan iyi olur.
Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
- Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- dumura uğramak
- Be atrophied
- haksızlığa uğramak
- Be wronged, be hard done by
- hayal kırıklığına uğramak
- Be disappointed
- kesintiye uğramak
- to interfere
- afa uğramak
- to be pardoned
- affa uğramak
- to be pardoned
- akamete uğramak
- to fail, come to naught
- akıbetine uğramak
- to end up like (someone)
- aşınmaya uğramak
- degrade
- baskına uğramak
- 1. to be raided. 2. to be caught red-handed. 3. to be flooded
- başarısızlığa uğramak
- flop
- başarısızlığa uğramak
- fall down
- başarısızlığa uğramak
- come a cropper
- başarısızlığa uğramak
- to come to grief , to mire down , to wash out
- başarısızlığa uğramak
- fail
- başarısızlığa uğramak
- bomb
- başarısızlığa uğramak
- buy it
- belaya uğramak
- to get into trouble
- belaya çatmak/düşmek/girmek/uğramak
- to run into trouble
- bozguna uğramak
- smash
- bozguna uğramak
- to be routed, to be defeated, to be thrashed
- bozguna uğramak
- come a cropper
- bozguna uğramak
- be routed
- bozguna uğramak
- go smash
- bozguna uğramak
- smash up
- bozguna uğramak
- to be routed, be defeated
- bozuntuya uğramak
- to be completely dumbfounded, be stunned
- değişime uğramak
- vary
- dumura uğramak
- to be atrophied
- dumura uğramak
- atrophy
- düş kırıklığına uğramak
- to be disappointed
- dışarı uğramak
- 1. (for eyes) to protrude. 2. to rush out
- felakete uğramak
- to have a disaster
- felakete uğramak
- to meet with a disaster, to come to grief
- felce uğramak
- to be paralysed
- felekin sillesine uğramak/in sillesini yemek
- to suffer the blows of misfortune
- felâkete uğramak
- come to grief
- felçe uğramak
- (for an activity or process) to come to a halt
- gadire uğramak
- 1. to be wronged. 2. to be treated cruelly
- gazapına uğramak
- to suffer the rage of, fall victim to (someone's) wrath
- geçerken uğramak
- to call by
- hakarete uğramak
- to suffer an affront
- hakarete uğramak
- suffer an affront
- haksızlığa uğramak
- to be wronged, to be hard done by
- hasar görmek/a uğramak
- to suffer damage
- hasara uğramak
- to suffer damage, to be damaged
- hayal kırıklığına uğramak
- to be disappointed
- hayâl kırıklığına uğramak
- be crossed
- hezimete uğramak
- to be crushingly defeated
- hezimete uğramak
- be plastered
- hezimete uğramak
- to be completely defeated, to be pulverized
- hücuma uğramak
- to be assaulted; to be charged; to be rushed; to be stormed
- hüsrana uğramak
- to be disappointed/frustrated
- hüsrana uğramak
- to be disappointed
- hışmına uğramak
- to incur the wrath of
- hışımına uğramak
- to be the object of (someone's) anger or fury
- iftiraya uğramak
- to be slandered, be calumniated, be maligned; to be libeled
- iftiraya uğramak
- fall into obloquy
- inkıtaa uğramak
- to stop, cease, be discontinued, be ended
- itibar kaybına uğramak
- lose one's reputation
- işinde başarısızlığa uğramak
- fall down on the job
- kahır yüzünden lütfa uğramak
- to benefit from something that was meant to harm one
- kahırına uğramak
- to fall afoul of (someone's) wrath or malice
- karasevdaya düşmek/tutulmak/uğramak
- 1. to be passionately and hopelessly in love. 2. to suffer from melancholia
- kayba uğramak
- incur losses
- kazaya uğramak
- to come to grief
- kazaya uğramak
- to have an accident, for an accident to befall (someone)
- mide fesadına uğramak
- to get indigestion, get an upset stomach
- mutasyona uğramak
- to mutate
- müruruzamana uğramak law
- to become invalid with time
- prestij kaybına uğramak
- lose prestige
- prestij kaybına uğramak
- lose one's prestige
- sadmesine uğramak
- 1. to be hit by (a vehicle). 2. to be dealt a blow (by fate)
- sadmeye uğramak
- 1. to be involved in a collision. 2. (for someone) to receive a shock
- saldırıya uğramak
- to be attacked, come under attack
- sekteye uğramak
- come to a standstill
- sekteye uğramak
- come to a full stop
- sekteye uğramak/ vermek
- to come to a halt, cease; to be interrupted; to be impeded
- sokaka uğramak
- to rush out into the street
- sukutu hayale uğramak
- to be disappointed
- tekrar uğramak
- call back
- uğra
- flour sprinkled on dough (to keep it from sticking to one's hands while one kneads it)
- yenilgiye uğramak
- take a drubbing
- yenilgiye uğramak
- to sustain a defeat
- yenilgiye uğramak
- to suffer defeat
- zaman aşımına uğramak
- (Hukuk) statute-barred (to be), time-barred by statute (to be)
- zamanaşımına uğramak
- to become invalid after a period of time has elapsed
- zarara uğramak
- incur losses
- şanssızlığa uğramak
- fall on evil days
- şaşkınlıka uğramak
- to become bewildered or confused