uğratmak

listen to the pronunciation of uğratmak
Turkish - English
to cause (someone) to meet with, encounter, or suffer (a difficulty, a disaster); to cause (someone) to come down with (an illness)
to cause (someone) to rush out into (a place)
to expel (someone) from, kick (someone) out of (a place)
to route (a road) through or by (a place)
to cause (someone) to suffer (misfortune) at the hands of a jinn
to cause (someone) to stop by (a place); to have (a vehicle) call at or stop at (a place) (briefly)
to cause (someone) to call in on, stop by to see, or drop in on (someone) (briefly)
inflict
subject
hayal kırıklığına uğratmak
frustrate
hasara uğratmak
damage
hayal kırıklığına uğratmak
disappoint
ezici bir yenilgiye uğratmak
swamp
uğra
pop in

I'll try to pop in later. - Daha sonra uğramaya çalışacağım.

I'll pop in tomorrow morning. - Yarın sabah uğrayacağım.

uğra
call on

I will call on your tomorrow, weather permitting. - Hava güzel olursa, sana yarın uğrayacağım.

Tell him either to call on me or to ring me up. - Ona ya bana uğramasını ya da beni aramasını söyle.

ağır yenilgiye uğratmak
hammer
başını belaya sokmak/uğratmak
to get (someone, oneself) into trouble
bozguna uğratmak
to rout, to defeat, to checkmate, to thrash, to clobber, to cane, to put sb to rout
bozguna uğratmak
to rout, defeat
bozguna uğratmak
beat smb. hollow
bozguna uğratmak
put to flight
dumura uğratmak
to atrophy
dumura uğratmak
atrophy
düş kırıklığina uğratmak
dash
düş kırıklığına uğratmak
disenchant
düş kırıklığına uğratmak
to disappoint
düş kırıklığına uğratmak
disappoint
düş kırıklığına uğratmak
disillusion
erezyona uğratmak
wash
erozyona uğratmak
eat at
erozyona uğratmak
denude
erozyona uğratmak
eat away
felce uğratmak
to paralyse, to paralyze
felce uğratmak
cripple
felçe uğratmak
to cause (an activity or process) to come to a halt
hasara uğratmak
wreck
hasara uğratmak
to damage
hasara uğratmak
flaw
hayal kırıklığına uğratmak
to disappoint
hayal kırıklığına uğratmak
discourage
hayal kırıklığına uğratmak
to disappoint, to let sb down
hayal kırıklığına uğratmak
chagrin
hezimete uğratmak
to defeat decisively, rout
hezimete uğratmak
to rout, to pulverize
hüsrana uğratmak
to frustrate
mutasyona uğratmak
to mutate
paniğe uğratmak
to panic
sekteye uğratmak
bring to a standstill
sukutu hayale uğratmak
to disappoint
tesisleri hasara uğratmak
(Askeri) terrorist device
uğra
flour sprinkled on dough (to keep it from sticking to one's hands while one kneads it)
yenilgiye uğratmak
drub
yenilgiye uğratmak
to checkmate
zarara uğratmak için verilen hediye
greek gift
Turkish - Turkish
Uğramak işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak
Savmak, çıkmak, dışarı atmak, kovmak
Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak: "Öteki tabancayla, o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı."- B. Felek
salmak
düşürmek
uğra
Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
uğra
Ekmek yapılırken, hamurun açılması için yanına konulan un
uğratma
Uğratmak işi