uğraştırma

listen to the pronunciation of uğraştırma
Turkish - English

Definition of uğraştırma in Turkish English dictionary

uğraş
{i} occupation
uğraş
strove
uğraş
{i} avocation
uğraş
{i} endeavor

I wish you the best of luck in your next endeavor. - Bir sonraki uğraşında sana iyi şanslar diliyorum.

uğraştırmak
annoy
uğraş
fight
uğraş
career
uğraştırmak
trouble
uğraş
dealt

That's how we dealt with it. - O, bizim onunla nasıl uğraştığımızdır.

Have you ever dealt with a problem like this? - Sen hiç böyle bir sorunla uğraştın mı?

uğraş
cope with
uğraş
{f} striven
uğraş
struggle on
uğraş
dealt with
uğraş
employment
uğraş
strive
uğraş
pursuit
uğraş
deal

Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea. - Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.

Such a problem is hard to deal with. - Böyle bir sorun ile uğraşmak zordur.

uğraş
deal with

Tom is hard to deal with. - Tom'la uğraşmak zordur.

Such a problem is hard to deal with. - Böyle bir sorun ile uğraşmak zordur.

uğraş
profession

I love dealing with professionals. - Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.

uğraş
{f} striving
uğraş
struggle

I struggled to get out of the subway. - Metrodan inmek için uğraştım.

We struggled with it for a while. - Bir süre boyunca onunla uğraştık.

uğraş
attend to

I have other things to attend to. - Uğraşacağım başka şeylerim var.

uğraş
cope
uğraş
pastime

In my opinion, Tatoeba is a pleasant and instructive pastime. - Bence Tatoeba hoş ve eğitici bir uğraştır.

uğraş
{f} dealing

I love dealing with professionals. - Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.

We're dealing with that problem. - O sorunla uğraşıyoruz.

uğraştırmak
apply
uğraş
engagement
uğraş
exertion
uğraş
toil
uğraş
striving, struggle, endeavor, strong and determined effort or exertion
uğraş
resource
uğraş
tug
uğraş
(Hukuk) (iş veya mesleği kapsar) occupation
uğraş
wrestle
uğraş
endeavour [Brit.]
uğraş
occupation, work
uğraş
profession, occupation, pursuit; struggle, fight
uğraş
{i} endeavour
uğraştırmak
to cause a lot of work; to annoy, to trouble, to bother
uğraştırmak
to make (someone) struggle with (a job), busy (someone) with (a job), put (someone) to work doing (a job)
uğraştırmak
to cause (someone) a lot of tiring effort, put (someone) to a lot of trouble
uğraştırma
Favorites