There was a great gap between the views of the two.
- Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
They would have been killed if the car had gone over the cliff.
- Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
Tom committed suicide by jumping off a cliff.
- Tom bir uçurumdan atlayarak intihar etti.
He was swallowed by the abyss.
- O, uçurum tarafından yutuldu.
It was only when the fog lifted that we noticed that we had slept on the edge of an abyss.
- Sadece sis kalktığında bir uçurumun kenarında uyuduğumuzu fark ettik.
How deep is the abyss?
- Uçurum ne kadar derin?
He was swallowed by the abyss.
- O, uçurum tarafından yutuldu.