Kyoto'da iki kez bulundum.
- I've been to Kyoto two times.
Çoğu kişi dişlerini günde en az iki kez fırçalar.
- Most people brush their teeth at least two times a day.
Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
- Tom shot Mary twice in the leg.
O iki kere düşünmezdi.
- He wouldn't have thought twice.
Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
- Your income is about twice as large as mine is.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
Komite ayda iki kez toplanır.
- The committee meets twice a month.
Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
- German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
Bir şeyi yapmak için Tom'a iki defa söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell Tom twice to do something.
Uçak havalandıktan sonra havaalanı etrafında iki defa dolandı.
- The plane circled the airport twice after taking off.
This bridge is twice the length of that one.
- This bridge is two times the length of that bridge.
I promised to go over to Tom's twice a day to water his starts while he was away.
- I promised to go over to Tom's two times a day to water his starts while he was away.