turları

listen to the pronunciation of turları
Turkish - English
on tours
tur
tour

Stratford-on-Avon, where Shakespeare was born, is visited by many tourists every year. - Shakespeare'in doğduğu yer, Stratford-on-Avon, her yıl bir sürü turist tarafından ziyaret edilir.

The English team beat the Brazilian team in the international soccer tournament. - Uluslararası futbol turnuvasında İngiliz takımı, Brezilya takımını yendi.

tur
{i} round

Why don't we take a drive round the island on this ox carriage? - Neden bu öküz arabasının üstünde bir ada turu yapmıyoruz?

Tom certainly deserves a round of applause. - Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.

tur
{i} lap

Tom and Mary watched John swim laps. - Tom ve Mary John'un yüzme turu attığını izledi.

Tom doesn't really enjoy swimming laps. - Tom yüzme turlarından gerçekten hoşlanmaz.

tur
itineration
tur
stroll
tur
excursion
tur
outing
tur
spin

Let's go for a spin around the park. - Park civarında şöyle bir tur atalım.

tur
walk
tur
drive

Tom drives a bus and Mary is a tour guide. - Tom bir otobüs sürüyor ve Mary bir tur rehberi.

Let's take a short drive this afternoon. - Bu öğleden sonra kısa bir araba turu atalım.

tur
cycle
tur
ride
tur
rev

In our city, tourists are an important source of revenue. - Şehrimizde turistler önemli bir gelir kaynağıdır.

Most of the revellers are tourists. - Eğlenenlerin çoğu turist.

tur
revolution
tur
circuit
tur
touring
tur
whorls
tur
tour of
tur
to tour
tur
lap of
tur
of lap
tur
tour, trip, outing; (yürüyerek) walk, stroll; (taşıtla) drive, spin; round, lap
tur
rounder
tur
round (in a contest)
tur
round (of voting), ballot
tur
orange

I am wearing an orange t-shirt and green pants. - Turuncu bir tişört ve yeşil pantolon giyiyorum.

Tom was wearing an orange jumpsuit and his hands were cuffed in front of him. - Tom turuncu bir tulum giyiyordu ve elleri önünde kelepçeliydi.

English - English

Definition of turları in English English dictionary

tur
A species of wild goat, Capra caucasia, native to the western Caucasus

Then to Hanukkah's mild surprise a voice rose up and, with laconic precision, likened this rumored brother Alp to the secretion on the nether parts of a she-tur.

tur
abbr Trunk Utilization Report
tur
name of an ancient Iranian hero, one of the three sons of Faridoon
tur
The urus
Turkish - Turkish

Definition of turları in Turkish Turkish dictionary

TUR
(Osmanlı Dönemi) Had ve mikdar
TUR
(Hukuk) Devir,dolaşma;bir noktadan başlayarak belli yerleri gezip belli noktaya gelme;spor karşılaşmalarında kademe
TUR
(Osmanlı Dönemi) Dağ
tur
Bir sonuca ulaşıncaya kadar yapılan iş
tur
Kısa gezinti
tur
Başladığı noktada biten bir veya daha fazla yere önceden belirlenmiş bir programa göre yapılan seyahat
tur
Dolaşma, gezinti
tur
Dolaşma
tur
Dolaşma: "Yemekten sonra araba ile tura çıktık."- Y. K. Beyatlı
tur
Feridun'un üç oğlundan biri
tur
Antik iran'da bir kahraman
turları
Favorites