It is strange that you know nothing about her wedding.
- Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
There was something odd about the way Tom looked at me yesterday.
- Dün Tom'un bana bakış şekli hakkında bir tuhaflık vardı.
He had an odd look on his face.
- Onun yüzünde tuhaf bir görünüm vardı.
Tom came up with a bizarre plan.
- Tom tuhaf bir planla çıkageldi.
This is one of the most bizarre things I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en tuhaf şeylerden biridir.
It's weird that the mailman hasn't come yet.
- Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
I know that this is weird.
- Bunun tuhaf olduğunu biliyorum.
You're a peculiar girl, Mary.
- Sen tuhaf bir kızsın, Mary.
There seems to be something peculiar about the boy.
- Çocuk hakkında tuhaf bir şey var gibi görünüyor.
This room smells funny.
- Bu oda tuhaf kokuyor.
I've got a funny feeling about that guy.
- O adamla ilgili tuhaf bir duyguya sahibim.
Her unusual behavior caused our suspicions.
- Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
- Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
Jim acted very strangely all day.
- Jim, tüm gün çok tuhaf davrandı.
They're strangely close for two guys, don't you think?
- Onlar iki adam için tuhaf biçimde yakınlar, öyle düşünmüyor musun?
Tom is behaving oddly.
- Tom tuhaf bir şekilde davranıyor.
You are looking at me oddly.
- Bana tuhaf bir şekilde bakıyorsun.
I'm fed up with Tom's silly antics.
- Tom'un aptalca tuhaflıklarından bıktım.
But there was one curious circumstance.
- Fakat tuhaf bir durum vardı.
Tom looked very cranky in the photo.
- Tom fotoğrafa çok tuhaf baktı.
Tom sounded a little cranky this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra biraz tuhaf görünüyordu.
Strange rumors are going around.
- Tuhaf söylentiler dolaşıyor.
I can't see a freaking thing!
- Tuhaf bir şey göremiyorum.
We all have our own eccentricities.
- Bizim hepimizin kendi tuhaflıklarımız var.
You are looking at me oddly.
- Bana tuhaf bir şekilde bakıyorsun.
Tom is behaving oddly.
- Tom tuhaf bir şekilde davranıyor.