Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Bir bardak soğuk biraya gerçekten minnettar kalırdım.
- I would really appreciate a glass of cold beer.
Yaptığına gerçekten minnettarım.
- I really appreciate what you've done.
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
- Do you really think so?
Gerçekten öyle mi oldu?
- Did it really happen like that?
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Tom'un parayı almadığından kesinlikle emin olamam.
- I can't really be certain that Tom didn't take the money.
Kesinlikle bana göre değil.
- It's not really my cup of tea.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Fransızcam cidden o kadar kötü mü?
- Is my French really that bad?
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
O aslında gerçekten eğlenceliydi.
- That was actually really fun.
Ben aslında geveze birisi değilimdir. Sadece sana anlatacak çok şeyim var.
- I'm not really a talkative person. It's just that I have a lot of things to tell you.
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi?
- Really?! Man, you're kidding right?
O sahiden akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?