Başı dertte iken benden yardım istedi.
- She asked me for help when she was in trouble.
Sana dert açmak istemiyorum.
- I do not want to cause you any trouble.
Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- The rich have trouble as well as the poor.
Sorun oğlumun okula gitmek istememesidir.
- The trouble is that my son does not want to go to school.
O belaya tekrar katlanacağım.
- I will go through that trouble again.
Benim her zaman başım belada.
- I am forever in trouble.
Zavallı adama yardımcı olmak için zahmete girdi.
- He took the trouble to assist the poor man.
Zahmetin için teşekkür ederim.
- Thank you for your trouble.
Başınız belada olduğu zaman, bana güvenebilirsiniz.
- When you are in trouble, you can count on me.
Benim her zaman başım belada.
- I am forever in trouble.
Kesinlikle sıkıntılarımız olacak.
- We'll have troubles for sure.
Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.
- I could tell at a glance that she was in trouble.
Karanlıktı, bu yüzden Tom cadde işaretini okumada sıkıntı çekti.
- It was dark, so Tom had trouble reading the street sign.
İşle ilgili biraz sorunum var.
- I had some trouble with the work.
O, burada karışıklık çıkarmaya çalışıyor.
- He's here trying to stir up trouble.
Kesinlikle sıkıntılarımız olacak.
- We'll have troubles for sure.
Onlar bize çok az sıkıntı verdi.
- They gave us very little trouble.
Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.
- Jamal is a dangerous thug. He always gets in trouble.
Uyumada problem yaşıyor musun?
- Do you have trouble sleeping?
İnce hatalar bazı zamanlar büyük problemlere yol açar.
- Tiny mistakes can sometimes lead to big trouble.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
- Tom is in serious trouble.
Nefes almada zorluk çekiyorum.
- I've been having trouble breathing.
Ben seni anlamakta güçlük çekiyorum.
- I'm having trouble understanding you.
O kelimeyi telaffuz etmede her zaman güçlük yaşıyorum.
- I always have trouble pronouncing that word.
Her zor durumda olduğunda o yanında oldu.
- She stood by him whenever he was in trouble.
O pastayı yediysen başın belada!
- You're in trouble if you ate that cake!
Başınız belada olduğu zaman, bana güvenebilirsiniz.
- When you are in trouble, you can count on me.
O bela aramak için geldi.
- He came to look for trouble.
Tom bela aramak için bugün buraya geldi.
- Tom came here today looking for trouble.
... coming out of those troubles ...