Önemsiz şeylerle vakit harcama.
- Don't waste time on trifles.
Önemsiz şeyler hakkında onunla tartışmayacak kadar akıllıyım.
- I know better than to quarrel with her about trifles.
Hayatı mutlu etmek için gündelik ıvır zıvırı sevmelisin.
- In order to make life happy, you must love the everyday trifles.
Böyle ıvır zıvır için bu kadar çok para ödemek cinayettir.
- It is criminal to pay so much money for such trifles.
Tom, onunla dalga geçilecek biri değil.
- Tom is not to be trifled with.
Erkek kardeşi ile önemsiz şeyler hakkında sık sık tartışır.
- He often quarrels with his brother about trifles.
Önemsiz şeylerle vakit harcama.
- Don't waste time on trifles.
Küçük şeylerle onu rahatsız etmeyin.
- Don't trouble him with trifles.
Küçük şeyler hakkında yaygara koparmayın.
- Don't make a fuss about trifles.
Küçük şeylerle onu rahatsız etmeyin.
- Don't trouble him with trifles.
Küçük şeyler hakkında yaygara koparmayın.
- Don't make a fuss about trifles.
Böyle ıvır zıvır için bu kadar çok para ödemek cinayettir.
- It is criminal to pay so much money for such trifles.
Hayatı mutlu etmek için gündelik ıvır zıvırı sevmelisin.
- In order to make life happy, you must love the everyday trifles.
Could you lend me some money? I'm a trifle short of what I need to pay the rent.