Öğle yemeği için Çin buğulama domuz eti köfte yedim.
- I ate Chinese steamed pork dumplings for lunch.
Tom Mary'yi ona gönderilen bir zarfı açmak için buğulama yapmaya çalışırken yakaladı.
- Tom caught Mary trying to steam open an envelope addressed to him.
Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.
- Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.
Buhar benim gözlüğümü buğulandırdı.
- The steam has fogged my glasses.
Biz dil vasıtasıyla iletişim kurarız.
- We communicate by means of language.
Bir bulut, yoğunlaşmış subuharıdır.
- A cloud is condensed steam.
Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.
- A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work.
Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
- We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.