Nehrin uzak kıyısında bir sürü çöp var.
- There's a lot of trash on the far bank of the river.
Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.
- There are four trash cans in the school: one for paper, one for plastic, and two more for glass and metal.
Yazdığım saçma kitap beni zengin yaparken iyi kitaplarım zar zor bir şeyler sattı.
- My good books barely sold anything, while the trash I wrote made me rich.
Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.
- There are four trash cans in the school: one for paper, one for plastic, and two more for glass and metal.
Kafan bir çöp kutusu değildir.
- Your head is not a trash bin.
Tom çöp kutusuna tekme attı.
- Tom kicked the trash can.
Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
- The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.