transient, fleeting or ephemeral

listen to the pronunciation of transient, fleeting or ephemeral
English - Turkish

Definition of transient, fleeting or ephemeral in English Turkish dictionary

fugitive
{i} kaçak

Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir araştırma planı hazırladı. - The local police and the FBI formulated a search plan to capture the fugitives.

Tom John'un bir kaçak olduğunu biliyordu. - Tom knew that John was a fugitive.

fugitive
{i} firari

Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş. - The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.

Tom, bir firari, Meksika'ya gitmeye çalıştı. - Tom, a fugitive, tried to make it to Mexico.

fugitive
{s} çabuk geçen
fugitive
{s} kısa ömürlü
fugitive
(Tıp) fugas
fugitive
akılda tutulması zor
fugitive
uzun sürmeyen
fugitive
gidici
fugitive
kaçak kimse
fugitive
{i} mülteci

Tom bir mülteciye yataklık ederken yakalandı. - Tom was caught harboring a fugitive.

fugitive
muhacir
fugitive
{s} geçici
fugitive
(Tıp) Gezgin
fugitive
solan geçici
fugitive
serseri
fugitive
(Tıp) Süreksiz, geçici
English - English
fugitive
transient, fleeting or ephemeral
Favorites