Oyuncaklarını yatağın altına sakladı.
- He hid his toys under the bed.
O fabrika oyuncaklar yapar.
- That factory makes toys.
Çocuk oyuncağı istediği için çığlığı bastı.
- The child threw a tantrum because he wanted the toy.
Çocuk oyuncağı nasıl sökeceğini biliyor.
- The boy knows how to disassemble the toy.
Onun oyuncağı onun küçük kızkardeşi tarafından kırıldı.
- Her toy was broken by her little sister.
O, bana küçük bir oyuncak aldı.
- She got me a tiny toy.
Oyuncaklarıyla oynamak istemiyor.
- She doesn't want to play with her toys.
Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.
- Bill often plays with toys by himself.
Onun duyguları ile oyun oynama.
- Don't toy with her affections.
Oğlan oyuncak askerleri ile oynuyor.
- The boy is playing with his toy soldiers.
Onun duyguları ile oyun oynama.
- Don't toy with her affections.
Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
- You think you can toy with me, but I don't play games.
Oyuncakçı dükkanına bitişik yaşıyorum.
- I live next door to the toy shop.
Bebek bazı oyuncaklar ile oynuyor.
- The baby is playing with some toys.
Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.
- Bill often plays with toys by himself.
Though they do talk with you, and seem to be otherwise employed, and to your thinking very intent and busy, still that toy runs in their mind, that fear, that suspicion, that abuse, that jealousy .
Then seemed him his Lady by him lay, / And to him playnd, how that false winged boy, / Her chast hart had subdewd, to learne Dame pleasures toy.
I have been toying with the idea of starting my own business.
Figo is toying with the English defence.
Tom isn't as naive as Mary is.
- Tom Mary kadar toy değil.
Tom isn't as naive as a lot of people think he is.
- Tom birçok insanın olduğunu düşündüğü kadar toy değil.
Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court.
- Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.