O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
- That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
Doğu cephesinde savaşı kaybettiler.
- They lost the war on the eastern front.
Rüzgar doğuya doğru esiyor.
- The wind is blowing east.
Onlar doğuya doğru seyahat etti.
- They travelled eastwards.
Ay gökyüzündeki Güneşten doğuya doğru hareket eder, biz her gece ayın güneşli tarafını biraz daha çok görürürüz.
- As the Moon moves eastward away from the Sun in the sky, we see a bit more of the sunlit side of the Moon each night.
Onun şehirden ayrıldığını ve doğuya taşındığını duydum.
- I heard that he left town and moved east.
Hava korsanları orta doğu ülkelerindendi.
- The hijackers were from Middle Eastern countries.
Doğu ülkelerinin kültürlerinin öğrenimini yaptı.
- He has studied the cultures of Eastern Countries.
Habarovsk, Rus Uzak Doğusu'nun en büyük şehirleri arasındadır.
- Khabarovsk is among the largest cities of the Russian Far East.
Berlin duvarı Doğudaki Almanların Batıya kaçmasını engellemek için inşa edilmiştir.
- The Berlin wall was built to prevent East Germans from fleeing to the West.