Daha büyük çocuklar küçük olanlara eziyet ederler.
- The bigger boys torment the little ones.
Mary küçük kız kardeşine eziyet ederdi.
- Mary used to torment her younger sister.
Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.
- Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.
Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
- The natives were tormented by a long spell of dry weather.
Lütfen artık bana işkence etme.
- Please don't torment me any longer.
Sana daha fazla acı çektirmek istemiyorum.
- I don't want to torment you any longer.
Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
- The natives were tormented by a long spell of dry weather.
Kardeşine eziyet etmeye son ver.
- Stop tormenting your brother.
Çocukken bile, Fadıl kardeşlerine eziyet etti.
- Even when he was a child, Fadil tormented his siblings.
The child tormented the flies by pulling their wings off.
He was bitter from the torments of the insipid divorce system.
... the flourishing sound and that's how he is located above the gulf tormented by ...