toplulukçu

listen to the pronunciation of toplulukçu
Turkish - English
communitarian
An adherent of communitarianism

I'm a libertarian, but John here is a communitarian.

Of or pertaining to the philosophy of communitarianism

This book takes a communitarian approach to ethics.

Considering the community to be of central importance

Prior to the modern age, most human societies were communitarian.

{i} member of a communist group or community; advocate of communist ideas, one who supports common ownership of property
topluluk
community

The flood caused a crisis for their community. - Sel toplulukları için bir krize neden oldu.

She is a community activist. - O bir topluluk aktivisti.

topluluk
{i} party
topluluk
{i} ensemble
topluluk
crowd

The game drew a good crowd. - Oyun iyi bir topluluk çekti.

Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears. - Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.

topluluk
coterie
topluluk
{i} cohort
topluluk
body
topluluk
congregation
topluluk
maintenance
topluluk
gemeinschaft
topluluk
aggregate
topluluk
flock

There is a black sheep in every flock. - Her toplulukta bir yüz karası vardır.

topluluk
(Ticaret) association
topluluk
brotherhood
topluluk
poultry
topluluk
gesellschaft
topluluk
band
topluluk
crop
topluluk
peoples
topluluk
{i} company
topluluk
group

Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups. - Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

topluluk
troupe
topluluk
society

Twelve musicians constitute the society. - On iki müzisyen bir topluluk oluşturdu.

Topluluk
consorm
topluluk
sinter
topluluk
group; community; band
topluluk
set
topluluk
hive
topluluk
gathering
topluluk
corps
topluluk
knot
topluluk
army
topluluk
herd
topluluk
(Hukuk) community, communautaire
topluluk
push
topluluk
troop
topluluk
colony
topluluk
assembly
topluluk
commonalty
Turkish - Turkish

Definition of toplulukçu in Turkish Turkish dictionary

Topluluk
toplum
Topluluk
takım
Topluluk
cumhur
Topluluk
(Hukuk) CAMİA
topluluk
Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet, vücut dolgunluğu
topluluk
Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet: "Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi."- A. Ş. Hisar
topluluk
Aynı yerde bulunan insan kalabalığı
topluluk
Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl
topluluk
Vücudun dolgun olma durumu
topluluk
Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl: "Çok sayıda amatör topluluk sahneledi Nalınlar'ı."- N. Cumalı
topluluk
Sanatçı grubu, ansambl
topluluk
(Osmanlı Dönemi) cemaat
toplulukçu
Favorites