This is an international community.
- Bu uluslararası bir topluluk.
It was a problem in their local community.
- O, yerel topluluklarında bir sorundu.
The game drew a good crowd.
- Oyun iyi bir topluluk çekti.
Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears.
- Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.
There is a black sheep in every flock.
- Her toplulukta bir yüz karası vardır.
Twelve musicians constitute the society.
- On iki müzisyen bir topluluk oluşturdu.
Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups.
- Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
- Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
Harnessing the power of the tides could be very helpful to coastal communities.
- Gelgitin gücünü kullanmak kıyı topluluklarına çok yardımcı olabilir.
Iceland has one of the smallest Muslim communities in the world.
- İzlanda, dünyadaki en küçük Müslüman topluluklarından birine sahiptir.