topluluk

listen to the pronunciation of topluluk
Turkish - English
community

This is an international community. - Bu uluslararası bir topluluk.

It was a problem in their local community. - O, yerel topluluklarında bir sorundu.

crowd

The game drew a good crowd. - Oyun iyi bir topluluk çekti.

Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears. - Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.

coterie
body
congregation
maintenance
gemeinschaft
aggregate
flock

There is a black sheep in every flock. - Her toplulukta bir yüz karası vardır.

(Ticaret) association
brotherhood
poultry
gesellschaft
band
crop
peoples
group; community; band
set
hive
gathering
corps
knot
society

Twelve musicians constitute the society. - On iki müzisyen bir topluluk oluşturdu.

army
group

Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups. - Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.

Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world. - Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.

herd
company
(Hukuk) community, communautaire
ensemble
push
troop
party
colony
cohort
troupe
consorm
sinter
assembly
commonalty
topluluk seven
gregarious
topluluk destek çerçevesi
community support framework
topluluk halinde
gregarious
topluluk isimleri
(Dilbilim) collective nouns
topluluk ortalaması
(Bilgisayar) ensemble averaging
topluluk eşyası
(Ticaret) community goods
topluluk, cemaat
communities, communities
topluluk adı
collective
topluluk adı
collective noun
topluluk adı
collective name
topluluk adı gram
collective noun
topluluk alanı
(Hukuk) Community Territory
topluluk anlaşması
(Hukuk) community treaty
topluluk avrupası
(Politika, Siyaset) europe of the community
topluluk balık avlama alanı
(Hukuk) community fishing zone
topluluk dışı mallar
(Politika, Siyaset) non community goods
topluluk dışı ticaret
(Politika, Siyaset) extra community trade
topluluk elemanı
trouper
topluluk gibi olmayan
noncommunity
topluluk ismi
collective noun
topluluk iç sınırları
(Hukuk) intra community borders
topluluk içi evlilik
endogamic
topluluk içi ihracat
(Politika, Siyaset) intra community export
topluluk içi ticaret
(Politika, Siyaset) inra community trade
topluluk işlemleri
(Hukuk) Community acts
topluluk korkusu
(Pisikoloji, Ruhbilim) anthropophobia
topluluk lehçesi
(Dilbilim) social dialect
topluluk mülkiyeti
(Ticaret) joint tenancy
topluluk olmayan
noncommunity
topluluk ortak markaları
(Politika, Siyaset) community collective marks
topluluk oyunu
(Tiyatro) ensemble play
topluluk patent sözleşmesi
(Politika, Siyaset) community patent convention
topluluk planı
(Hukuk) community programme
topluluk politikalarının uyumlu yürütülmesi
(Hukuk) harmonious operation of community policies
topluluk politikası
(Politika, Siyaset) community politics
topluluk programları
(Hukuk) Community Programmes
topluluk tasarrufları
(Hukuk) Community acts
topluluk yasası
(Hukuk) community legislation
topluluk çıkarlarının korunması
(Hukuk) safeguard the interests of the community
göçebe yağmacı topluluk
horde
seçkin topluluk
galaxy
dilsel topluluk
(Dilbilim) speech community
yerel topluluk
local community
topluluklar
communities

Harnessing the power of the tides could be very helpful to coastal communities. - Gelgitin gücünü kullanmak kıyı topluluklarına çok yardımcı olabilir.

Iceland has one of the smallest Muslim communities in the world. - İzlanda, dünyadaki en küçük Müslüman topluluklarından birine sahiptir.

Askeri Komite (NATO); askeri topluluk; görev yapabilir, faal
(Askeri) Military Committee (NATO); military community; missioncapable
Orta ve Doğu Avrupa Ülkelerine Topluluk Yardım Programı
(Hukuk) Programme of Community aid to the countries of Central and Eastern Europe (PHARE)
birbirine çok bağlı topluluk
phalanx
gelişigüzel yayılan topluluk
sprawl
gezici topluluk
(Tiyatro) travelling company
gürültücü topluluk
rout
gürültücü topluluk
gaggle
karmakarışık topluluk
omnium gatherum
ortak görüşle bir araya gelen topluluk
camp
otonom topluluk
autonomous morality
otonom topluluk
autonomous community
siyasi topluluk
body politic
siyasi topluluk
(Hukuk) political community
uluslar arası topluluk
(Hukuk) international community
yeni topluluk aracı
(Hukuk) new community instrument (NCI)
örgüt içinde gruplaşan topluluk
in group
üçlü topluluk
triad
Turkish - Turkish
Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet, vücut dolgunluğu
Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet: "Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi."- A. Ş. Hisar
Aynı yerde bulunan insan kalabalığı
Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl
Vücudun dolgun olma durumu
Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl: "Çok sayıda amatör topluluk sahneledi Nalınlar'ı."- N. Cumalı
Sanatçı grubu, ansambl
toplum
takım
cumhur
(Hukuk) CAMİA
(Osmanlı Dönemi) cemaat
topluluk adı
Birlik kavramı taşıyan topluluğa verilen: Ordu, alay, tabur, sürü gibi
topluluk eki
İsimlerde sayı bakımından topluluk ve birliktelik gösteren ek
topluluk ismi
bakınız: topluluk adı
topluluk sayısı
Topluluğu meydana getiren sayı
gezici topluluk
Belli bir yeri olmayıp özel araçlarla dolaşarak oyunlar sergileyen topluluk
otsu topluluk
Gövdesi odunlaşmayan kısa ömürlü bitki topluluğu
topluluk
Favorites