Naples gathers many tourists.
- Napoli çok sayıda turist toplar.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
I don't harvest your olives.
- Senin zeytinlerini toplamam.
I don't harvest their olives.
- Onların zeytinlerini toplamam.
Americans who are over sixty-five make up 12.5% of the total population.
- Altmış beşten fazla Amerikalılar toplam nüfusun% 12.5'ini oluşturuyor.
They make up about 12.5 percent of the total population.
- Onlar toplam nüfusun yaklaşık yüzde 12,5'ğunu oluşturuyorlar.
Tom picked up some pretty shells on the beach.
- Tom sahilde bazı güzel deniz kabukları topladı.
After I pick some blueberries, I make a tart.
- Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
The leaders assembled in Paris for a meeting.
- Liderler bir toplantı için Paris'te toplandılar.
The police assembled a lot of evidence against him.
- Polis onun aleyhinde birçok kanıt topladı.
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
Add up these figures.
- Bu sayıları toplayın.
Those numbers don't add up.
- Bu rakamlar toplanmaz.
We had to postpone the gathering because of rain.
- Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
Tom doesn't enjoy family gatherings very much.
- Tom aile toplantılarını fazla sevmiyor.
Can you briefly sum up what was said at the meeting?
- Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?
Tom finally mustered up the courage to ask Mary to lend him the money he needed.
- Tom sonunda Mary'nin onun ihtiyacı olan parayı ona ödünç vermesini isteme cesaretini topladı.
He mustered up his courage to talk to a foreigner.
- O bir yabancı ile konuşmak için cesaretini topladı.
He collected a lot of stamps.
- O, çok sayıda pul topladı.
Tom collected coffee cups.
- Tom kahve fincanlarını topladı.
Tom isn't currently collecting unemployment benefits.
- Tom şu an işsizlik ödeneğini toplamıyor.
Tom's hobby is collecting photos of cars.
- Tom'un hobisi araba fotoğrafları toplamaktır.
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
The whole world is watching the summit conference.
- Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.