Definition of toplama in Turkish English dictionary
- addition
I like addition but not subtraction.
- Toplamayı severim ama çıkarmayı değil.
My boy can't do addition properly yet.
- Oğlum henüz doğru olarak toplama yapamıyor.
- collection
Dan had a garage full of collection cars.
- Dan'ın toplama arabalarla dolu bir garajı vardı.
This house has a rainwater collection system.
- Bu evin yağmur suyu toplama sistemi var.
- casting-up
- retraction
- (Bilgisayar) addition re math. function
- summate
- embodying
- totaling
- casting
- add
The children are learning to add and subtract.
- Çocuklar toplama ve çıkarmayı öğreniyor.
My boy can't do addition properly yet.
- Oğlum henüz doğru olarak toplama yapamıyor.
- impoundage
- trim
- convention
- collecting, collection, accumulation; addition
- summation
- casting up
- assembly
- agglomerate
- congregation
- roundup
- gathering together, collecting
- collecting
I lost interest in collecting stamps.
- Pulları toplamada ilgimi kaybetti.
My hobby is collecting insects.
- Benim hobim böcek toplamaktır.
- (Matematik) addition
- agglomeration
- catchment
- cull
- grouping
- aggregation
- assembling
- rallying
- picking
As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.
- Bir çocukken dedemin bahçesinde şeftali toplamayı severdim.
Don't go picking the flowers in the flower bed, or else you'll be caught.
- Çiçeklikten çiçek toplamaya gitmeyin yoksa yakalanacaksınız.
- concentration
When were Jews first sent to the concentration camps?
- Yahudiler toplama kamplarına ilk ne zaman gönderilmişlerdi?
During the Second World War, German Nazis killed many people at the Auschwitz concentration camp.
- İkinci Dünya Savaşı sırasında, Alman Nazileri Auschwitz toplama kampında birçok insanı öldürdüler.
- gathering
My family and I are going for a fun filled day at the beach. It will include swimming, gathering shells, and building sandcastles.
- Ailem ve ben eğlence dolu bir gün için sahile gidiyoruz, bu, yüzme, kabuk toplama, ve kumdan kaleler yapma gibi şeyler içerecek.
The radio warned us of the coming earthquake and we started gathering our things.
- Radyo önümüzdeki deprem hakkında bizi uyardı ve eşyalarımızı toplamaya başladık.
- gleanings
- accumulation
- assemblage
- gatherıng
- collection of
- purulent
- recruitment
- ingathering
- toplam
- total
The total comes to 3,000 yen.
- Toplam 3000 yene varıyor.
Tomorrow's total eclipse of the sun will be visible from the southern hemisphere.
- Yarının toplam güneş tutulması, güney yarımküreden görünür olacaktır.
- toplam
- {i} sum
The sum of two plus three plus four is nine.
- 2+3+4' ün toplamı dokuzdur.
The sum of 5 and 3 is 8.
- 5 ve 3'ün toplamı 8'dir.
- toplamak
- pick up
Tom bent down to pick up something off the floor.
- Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.
- toplamak
- collect
They conducted the following experiment to collect the data.
- Bilgi toplamak için aşağıdaki deneyi yaptı.
We examined the following magazines to collect the data.
- Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.
- toplamak
- {f} sum up
- toplamak
- gather
Gathering information is one of the essentials of travel.
- Bilgi toplamak, gezinin temellerinden biridir.
It was his job to gather eggs.
- Yumurtaları toplamak onun işiydi.
- toplama (vergi)
- levy
- toplama haznesi
- (Tıp) catch pit
- toplama işareti
- positive sign
- toplama kampları
- concentration camps
- toplama kampı
- (Politika, Siyaset) stockade
- toplama kanalı
- (Coğrafya) interceptor sewer
- toplama makinesi
- (Tarım) collector
- toplama noktası
- summing point
- toplama noktası
- (Askeri) collecting point
- toplama planı
- (Askeri) collection plan
- toplama tüpü
- (Tıp) receiving tube
- toplama adı
- (Bilgisayar) collection name
- toplama alanı
- (Meteoroloji) gathering ground
- toplama atölyesi
- assembly workshop
- toplama açısı
- (Askeri) angle of parallax
- toplama borusu
- collecting pipe
- toplama borusu
- header pipe
- toplama deposu
- storage reservoir
- toplama devresi
- adder
- toplama eğrisi
- cumulative curve
- toplama galerisi
- collecting gallery
- toplama havuzu
- storage reservoir
- toplama havuzu
- collecting pond
- toplama havuzu
- dam
- toplama hendeği
- quarter ditch
- toplama hendeği
- collecting ditch
- toplama ihtiyaçları yönetimi; mürettebat kaynak yönetimi
- (Askeri) collection requirements management; crew resource management
- toplama işareti
- addition sign
- toplama işareti/imi
- math . plus sign
- toplama kabı
- drip pan
- toplama kabı
- sump case
- toplama kabı
- (distilasyon) receiver
- toplama kampı
- concentration camp temerküz kampı
- toplama kampı
- internment camp
- toplama kampı
- concentration camp
- toplama koordinasyon tesisi
- (Askeri) collection coordination facility
- toplama kuyusu
- collecting well
- toplama makinesi
- 1. adding machine. 2. hay-baler (a farm machine). 3. corn picker (a farm machine)
- toplama plakası
- collection plate
- toplama süresi
- add time
- toplama tepsisi
- (Bilgisayar) collate tray
- toplama ulaşmak
- amount
- toplama unsuru
- (Askeri) collecting agency
- toplama yapmak
- cast up
- toplama yapmak
- add up
- toplama yasası
- (Pisikoloji, Ruhbilim) sum law
- toplama yatağı
- collector bearing
- toplama yönetimi makamı
- (Askeri) collection management authority
- toplama yöntemi
- (Ticaret) build-up method
- toplama çevrimi
- adder
- toplama çizelgesi
- addition table
- toplama çukuru
- catch basin
- toplama şebekesi
- (Çevre) collection network
- toplamak
- {f} pick
She stopped picking daisies.
- O, papatya toplamaktan vazgeçti.
Tom bent down to pick up something off the floor.
- Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.
- toplamak
- {f} aggregate
- toplamak
- {f} recover
- toplamak
- {f} assemble
- toplamak
- {f} glean
- toplamak
- amass
- toplamak
- accumulate
- toplamak
- {f} congest
- toplamak
- {f} add
Adding up numbers is very uplifting.
- Sayıları toplamak çok mutlu edicidir.
It is easy to add numbers using a calculator.
- Hesap makinesi kullanarak sayıları toplamak kolaydır.
- toplam
- {i} whole
The whole is greater than the sum of the parts.
- Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür.
- toplam
- {i} amount
The total amounted to 100 dollars.
- Toplam 100 dolara ulaştı.
What is the total amount of money you spent?
- Harcadığın toplam para miktarı nedir?
- toplamak
- round up
- toplamak
- {f} treasure
- toplamak
- {f} hoard
- toplamak
- {f} concentrate
- toplamak
- {f} summon
- yardım toplama faaliyeti
- benefit
- toplamak
- {f} pluck
- asker toplama
- levy
- ekin toplama
- harvest
- kiraz toplama
- (Ticaret) cherry picking
- mantar toplama
- mushrooming
- meyve toplama
- fruit picking
- toplam
- grandtotal
- toplam
- gross
- toplam
- toto
- toplam
- (Ticaret) bulk
- toplam
- total amount
- toplam
- count
He travels about the world gathering facts about little known countries.
- O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor.
The total population of the country is 300 million.
- Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur.
- toplam
- totality
- toplam
- totals
- toplam
- summed
- toplam
- (Ticaret) over-all
- toplam
- in all
There were fifty persons in all.
- Toplam olarak elli kişi vardı.
We are eleven in all.
- Toplam olarak on bir kişiyiz.
- toplam
- total of
- toplam
- (İnşaat) additive
- toplam
- (Bilgisayar) count of
- toplamak
- cast
- toplamak
- (Politika, Siyaset) confiscate
- toplamak
- stow
- toplamak
- calculate a sum
- toplamak
- put on weight
- toplamak
- clear up
- toplamak
- put together
- toplamak
- rack up
- toplamak
- get together
- toplamak
- totalise
- toplamak
- convoke
- toplamak
- lay-up
- toplamak
- reap
- toplamak
- put
- toplamak
- pull
- toplamak
- ingather
- toplamak
- lay
- toplamak
- hand-pick
- toplamak
- fill out
- toplamak
- make up
- toplamak
- bundle
- toplamak
- add up
- toplamak
- pick-up
- toplamak
- round
- toplamak
- (Ticaret) embody
- toplamak
- cluster
- toplamak
- retract
- toplamak
- tidy up
- toplamak
- straighten
- toplamak
- bunch
- toplamak
- pool
- çöp toplama
- refuse disposal
- çöp toplama
- garbage collecting
- toplam
- total sum
- toplam
- number
It is easy to add numbers using a calculator.
- Hesap makinesi kullanarak sayıları toplamak kolaydır.
He's not smart enough to add numbers in his head.
- Kafasından toplama yapabilecek kadar zeki değildir.
- toplam
- aggregate
- toplam
- overall
- toplamak
- garner
- toplamak
- store up
- toplamak
- get sth in
- atık toplama takvimi
- waste collection schedule
- cesaretini toplama
- his courage
- toplam
- the total
- toplamak
- pool into
- yardım toplama
- whip-round
- Başkanın muhtırası; toplama müdürü; Konfigürasyon yönetimi; sonuç yönetimi; kont
- (Askeri) Chairman's memorandum; collection manager; configuration management; consequence management; control modem; countermine
- Yardım toplama günü
- flag day
- asker toplama
- recruitment
- asker toplama
- recruiting
- atma-toplama
- (Askeri) drop-pick up
- bilgi toplama
- data collection
- bindirme bölgesi, toplama bölgesi, kapkaç bölgesi Q
- (Askeri) pickup zone
- bozucu toplama
- destructive addition
- cenaze işleri bulaşıcı madde temizleme toplama noktası
- (Askeri) mortuary affairs decontamination collection point
- cenaze işleri toplama noktası
- (Askeri) mortuary affairs collection point
- cerahat toplama
- purulence
- delil toplama
- (Hukuk) gathering of evidence
- desen toplama
- (Bilgisayar) pattern pickup
- değerlendirme ve veri toplama planı
- (Askeri) evaluation and data collection plan
- elle toplama
- (Denizbilim) hand picking
- elle toplama
- (Madencilik) handpicking
- esir toplama yeri
- depot
- geliştirilmiş konvansiyonel mühimmat; birleştirilmiş toplama yönetimi
- (Askeri) improved conventional munitions; integrated collection management
- görev şefi; toplama harekatları yönetimi; komutan
- (Askeri) chief of mission; collection operations management; commander
- hasat toplama
- ingathering
- helo atma-toplama
- (Askeri) helo cast-recovery
- irin toplama
- purulency
- istihbarat toplama planı
- (Askeri) intelligence collection plan
- iyon toplama odası
- ion collecting chamber
- kilisede para toplama
- offertory
- kontrol noktası; toplama noktası; komuta yeri; temas noktası; kontrol noktası; y
- (Askeri) check point; collection point; command post; contact point; control point; counterproliferation
- köle toplama
- razzia
- mekanik toplama
- (Çevre) mechanical collection
- meyve toplama mevsimi
- (Tarım) picking season
- müşterek toplama yönetim araçları
- (Askeri) joint collection management tools
- müşterek toplama yönetim kurulu
- (Askeri) joint collection management board
- müşterek zayiat toplama noktası
- (Askeri) joint casualty collection point
- oy toplama
- canvass
- pamuk toplama makinesi
- cotton picking machine, cotton picker
- para toplama
- collection
- para toplama
- collecting
Her hobby was collecting old coins.
- Onun hobisi eski para toplamaktı.
He likes collecting old coins.
- O eski madeni para toplamayı sever.
- para toplama
- fund raising
- para toplama
- whip round