I knew from his tone how much he hated me.
- Ses tonundan, benden ne kadar nefret ettiğini hissettim.
I wish I could get back the tone and nimbleness I once had.
- Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.
The crane can lift twenty tons of concrete.
- Vinç yirmi ton beton kaldırabilir.
Tons of waste are produced every day in the country.
- Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.
Green tints prevail in the upholstery.
- Döşemede yeşil tonlar hakimdi.
That's a really weird shade of red for a car.
- Bu bir araba için gerçekten kırmızının garip bir tonu.
There are many shades of gray.
- Grinin birçok tonları var.
I’ve got a ton of work to do.
Tom bir sürü sorun içinde.
- Tom is in a ton of trouble.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.