Yapacak bir sürü işim var.
- I have a ton of things to do.
Tom bir sürü sorun içinde.
- Tom is in a ton of trouble.
I’ve got a ton of work to do.
I knew from his tone how much he hated me.
- Ses tonundan, benden ne kadar nefret ettiğini hissettim.
I wish I could get back the tone and nimbleness I once had.
- Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.
Green tints prevail in the upholstery.
- Döşemede yeşil tonlar hakimdi.
There are many shades of gray.
- Grinin birçok tonları var.
That's a really weird shade of red for a car.
- Bu bir araba için gerçekten kırmızının garip bir tonu.
Tons of waste are produced every day in the country.
- Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.
About ten million tons of coal are mined every day in China.
- Çin'de her gün yaklaşık on milyon ton kömür çıkartılır.
... They just take a ton of computers and some software. ...
... The demo will be available for to you play with. It's a ton of fun, after the keynote ...