Ben dün sizin babanıza rastladım.
- I bumped into your dad yesterday.
Ben dün sizin babanıza rastladım.
- I ran into your dad yesterday.
O, onlara karşı çok nazikti.
- He was very kind to them.
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
Bana göre bir anlamı yok.
- It doesn't make sense to me.
O, bana göre üç yıl kıdemli.
- She is senior to me by three years.
Bir kuş olsam, sana uçabilirim.
- If I were a bird, I would have been able to fly to you.
Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Allow me to introduce Mayuko to you.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.
- You have only to ask for it and it will be given to you.
Bu senin Japonya'ya ilk ziyaretin mi?
- Is this your first visit to Japan?
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
- Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Tom hâlâ hayatta olsaydı bugün nasıl görünürdü?Aşağıdaki fotograf kullanımı, bunun bir cevabını bulmaya çalışıyor.
- How would Tom look today if he were still alive? The following photomanipulation attempts to find an answer to this.
Bunun için anahtarınız var mı?
- Do you have the key to this?
Ona beş dolar ödedim.
- I paid five dollars to him.
Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
O elbiseyi buna tercih ederim.
- I prefer that dress to this one.
Buna alışkın değilim.
- I'm not used to this.
Not Your Average Travel Guide.
Is this your cat?.
... Do you have any last words for your millions of people ...
... the microphone or turn on the camera or grab your keystrokes." ...