Dün gece göz kırpmadan uyumadığına bahse girerim.
- I'll bet you didn't sleep a wink last night.
Tom, Mary'nin ona göz kırpmasını bekledi.
- Tom expected Mary to wink at him, but she didn't.
İyi bir vuruşcu olmak için, gevşek tutmalısın ve içgüdünü izlemelisin.
- To be a good batter, you've got to hang loose and follow your instincts.
Bu zamanda, o bizim en iyi vuruşçumuz.
- At this time, he's our best batter.
Bir göz kırpma onun tek cevabıydı.
- A wink was his only answer.
Tom Ken'e göz kırpıyor.
- Tom is winking at Ken.
Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
- The battle quickly became fierce and bloody.
O, bilardo sopası ile topa vurdu.
- He hit the ball with the bat.
Çocuğun kolunun altında bir beyzbol sopası var.
- The boy has a bat under his arm.
O, beyzbol sopasıyla topa vurdu.
- He hit a ball with the bat.
Oyuncu raketi topa salladı.
- The player swung the bat at a ball.
Bazı sporcular bir egzersiz veya yarıştan sonra bir buz banyosu almanın vücutlarının daha çabuk iyileşmesine izin verdiğine inanmaktadırlar.
- Some athletes believe that taking an ice bath after a workout or a race allows their body to recover more quickly.
Birçok en iyi sporcular egzersizlerden sonra buz banyosu yaparlar.
- Many top athletes take ice baths after workouts.
Some trot about to bear false witness, and say anything for money; and though judges know of it, yet for a bribe they wink at it, and suffer false contracts to prevail against equity.