Su yokluğu nedeniyle kötü hasat hasat yaptık.
- We had a poor harvest because of the lack of water.
Bütün aile buğdayı hasat için yardımcı oldu.
- The whole family helped harvest the wheat.
Onların zeytinlerini toplamam.
- I don't harvest their olives.
Senin zeytinlerini toplamam.
- I don't harvest your olives.
Sonbaharda bizim yaz ürünlerimizi hasat ederiz.
- In the fall we harvest our summer crops.
Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.
- The spell of drought did severe damage to the harvest.
The rising star harvested well-deserved acclaim, even an Oscar under 21.