to view with suspicion; to suspect; to doubt

listen to the pronunciation of to view with suspicion; to suspect; to doubt
English - Turkish

Definition of to view with suspicion; to suspect; to doubt in English Turkish dictionary

suspicion
kuşku

O kuşkuya layık değildi. - He wasn't worthy of suspicion.

Sami kuşkuları kendine çekiyordu. - Sami kept the suspicions to himself.

suspicion
{i} şüphe

Tom sarhoş araba sürme şüphesiyle tutuklandı. - Tom was arrested on suspicion of drunken driving.

Yüzüğü onun çaldığına dair Tom'un onayı hizmetçiyi şüpheli olmaktan kurtardı. - Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.

suspicion
güvenmeme
suspicion
itimatsızlık
suspicion
zerre
suspicion
{i} ipucu
suspicion
(isim) şüphe, kuşku, işkil, vehim, şüphelenme, belli belirsiz şey, iz, az miktar, damla
suspicion
{i} belli belirsiz şey
suspicion
şüphe uyandırmayan
suspicion
{i} işkil
suspicion
{i} ufak bir belirti
suspicion
az miktar/şüphe
suspicion
above suspicion her türlü şüphenin dışında
suspicion
dili gayet az miktar
suspicion
{i} az miktar
suspicion
{i} iz
English - English
suspicion
to view with suspicion; to suspect; to doubt
Favorites