to vend

listen to the pronunciation of to vend
English - Turkish

Definition of to vend in English Turkish dictionary

sell
vermek
vend
işportacı
vend
seyyar satıcı
sell
sat

O, eczanede ilaç satıyor. - She sells medicine in the pharmacy.

Arabayı satmaya karar verdi. - He decided to sell the car.

sell
oyun

O oyuncak çok satılıyor. - That toy is selling like hot cakes.

Oyuncak satıcısı çok samimiydi. - The toy seller was very friendly.

sell
dalavere
sell
alıcı bulmak
sell
inandırmak
sell
yutturmak
vend
sat

Tom satış makinesinden bir fincan kahve aldı. - Tom bought a cup of coffee from a vending machine.

Tom'un otomattan bir içecek satın almak için yeterli bozuk parası yoktu. - Tom didn't have enough change to buy a drink from the vending machine.

vend
satmak
vend
işportada satmak
sell
{f} kabul ettirmek: He
sell
{f} aldatmak
sell
sell like wildfire çok satılmak
sell
{f} kazıklamak
sell
sell off her şeyi
sell
kapışılmak
sell
{f} sattırmak
sell
{f} ele vermek
sell
{f} satılmak
sell
dili beğendirmek
sell
satışıyle meşgul olmak
vend
{f} işportacılık yapmak
vend
{f} satıcılık yapmak
English - English
{v} to sell, set or offer to sale, put off
sell or offer for sale from place to place
to sell something (vendere, from venum dare )
{f} sell goods in a vending machine; peddle merchandise (especially on the street)
The act of vending or selling; a sale
sell
The total sales of coal from a colliery
To transfer to another person for a pecuniary equivalent; to make an object of trade; to dispose of by sale; to sell; as, to vend goods; to vend vegetables
to vend
Favorites