O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
- That store had to reduce their prices.
Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
- The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.
- I have to reduce my expenses this month.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.