Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.
- My sponsor was willing to agree to my suggestion.
Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
- I assume you are willing to take the risk.
Bu dünyada, ne kadar arzu ederseniz edin asla gerçekleşmeyecek şeyler vardır.
- There are some things in this world that will never come true, no matter how much you wish for them.
Onu gördüğünde özür dilemek zorundasın.
- You will have to apologize when you see him.
Neden özür dilemek için bir mektup yazacağım?
- Why will I write a letter to apologize?
O, onu iradesine karşı yaptı.
- She did it against her will.
Tom, onu onun iradesine karşı yaptı.
- Tom did it against his will.
Babası vasiyetinde evi ona bıraktı.
- His father left him the house in his will.
Avukat benim vasiyetimi düzenledi.
- The lawyer drew up my will.
All the fans were willing their team to win the game.