to try or risk

listen to the pronunciation of to try or risk
English - Turkish

Definition of to try or risk in English Turkish dictionary

chance
{i} ihtimal

İşi zamanında bitirmek için hiçbir ihtimal yoktu. - There was no chance to finish the job on time.

Bir ihtimal meşgul olursa, ona yardım et. - If by any chance he's busy, help him.

chance
şans

Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir. - Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.

Paris'te onunla buluşma şansım vardı. - I had a chance to meet him in Paris.

chance
{i} tâlih
chance
{i} kader

Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın. - You'll make a fortune by taking a chance.

Kader şansa bırakılmayacak kadar ciddidir. - Fate is too serious to be left to chance.

chance
risk

Tom riske girmek istemedi. - Tom didn't want to take any chances.

Riskini al ve onu yap. - Take your chance, and do it.

chance
tesadüfen olmak
chance
olasılık

Başka kaza olasılıklarını en aza indirgemek istiyorum. - I want to minimize the chances of another accident.

Onun seçileceğine dair iyi bir olasılık var. - There's a good chance that he'll be elected.

chance
rastlantı sonucu oluşmak
chance
rastlantısal
chance
{f} şans eseri olmak
chance
{f} tesadüfen olmak: She chanced to be there. Tesadüf eseri oradaydı
chance
{i} risk, riziko
chance
{f} denemek

Sadece şansımızı denemek zorunda kalacağız. - We'll just have to take our chances.

Şansımı denemek zorunda olacağım. - I'll have to take my chances.

chance
şans,v.şans eseri ol: n.şans
chance
{s} şans eseri olan
chance
tesadüfen meydana gelmek
chance
(fiil) riske girmek, göze almak, denemek, şans eseri olmak, tesadüfen olmak
chance
{i} talih, şans
chance
şans eseri olarak vaki olmak
English - English
chance
to try or risk

    Turkish pronunciation

    tı tray ır rîsk

    Pronunciation

    /tə ˈtrī ər ˈrəsk/ /tə ˈtraɪ ɜr ˈrɪsk/
Favorites