O hurdayı öyle yüksek bir fiyata gerçekten sattığına inanamıyorum.
- I can't believe that you really sold that junk for such a high price.
Web kocaman bir hurdalıktır.
- The Web is a big junkyard.
Ivır zıvır yiyecek yemekten vazgeçmek için irade gücüne sahip olmadığım için kendimden nefret ediyorum.
- I hate myself for not having the will power to quit eating junk food.
Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
- There's nothing in here but a lot of useless junk.
Güzel bir fırsatı kaçırma.
- Don't throw away a good opportunity.
Kuzenim bir esrarkeştir.
- My cousin is a junkie.
Sen hiç bu değersiz şeyin bazılarından kurtulmayı düşündün mü?
- Have you ever considered getting rid of some of this junk?
Don't throw the newspaper away, it goes in the recycle bin!.
Mama, life has just begun. / But now I've gone and thrown it all away.