Yapmanız gereken bütün şey bana inanmaktır.
- All you have to do is believe me.
Bu çocuk dünyanın düz olduğuna inanmaktadır.
- This child believes that the earth is flat.
Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız.
- There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.
Ona ne kadar inanıyorsun?
- How much do you believe him?
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
- Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
Ona inanmakla aptallık ettin.
- It was stupid of you to believe in him.
I believe there is life after death.