Saat şimdi yedi kırk beş.
- It's quarter to eight now.
Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
Şu anda bir bira içiyorum.
- I'm drinking a beer right now.
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
- Are you ready to order now?
Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
- My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.
- If it weren't for her help, I would not be alive now.
Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.
- What I want now is not money, but time.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.
... So at the present time, the United States is suffering from a massive case of nuclear ...