Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
- To some extent, you can control the car in a skid.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Birinin cehaletinin boyutunu bilmek önemlidir.
- It is important to recognize the extent of one's ignorance.
Leyla'nın mektupları onun ırkçılığının boyutlarını ortaya çıkardı.
- Layla's letters revealed the extent of her racism.
Tom Mary'nin sorununu bir ölçüde anlayabilir.
- Tom can understand Mary's problem to some extent.
Ne ölçüde ona güvenilebilir?
- To what extent can he be trusted?
Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.
- I accept what you say to some extent.
Dan, Linda'nın suç tarihinin boyutunu bilmiyor.
- Dan doesn't know the extent of Linda's criminal history.
Birinin cehaletinin boyutunu bilmek önemlidir.
- It is important to recognize the extent of one's ignorance.
I agree with you to an extent.
The extent of his knowledge of the language is a few scattered words.
... Or to the extent that people stop reading books, ...
... things are not critical to that extent that newspaper ...