Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
- The baby is asleep. Don't make a noise.
Gürültü ve ses arasındaki farkı kim çevirebilir?
- Who can translate the difference between noise and sound?
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Benim için sürpriz oldu, kapı sessizce açıldı.
- Much to my surprise, the door opened noiselessly.
Çocuklara sessiz kalmalarını emrettim, ama onlar gürültü yapmaya devam ettiler.
- I ordered the children to stay quiet, but they kept on making noise.
He noised about that he wanted the promotion, unwilling to ask for it but wanting it to be talked about.