English - Turkish
Definition of to take stock of the resources or items on hand; to produce an inventory in English Turkish dictionary
- inventory
- envanter
Envanter çıkarıyorum.
-I'm taking inventory.
Envanterim neredeyse dolu.
-My inventory is almost full.
- inventory
- {f} envanterini yapmak
- inventory
- (Ticaret) envanter defteri
- inventory
- {i} stok
Bu Paris şehrine ait sanat eserlerinin genel stokudur.
-It is the general inventory of art works belonging to the City of Paris.
- inventory
- katalog
- inventory
- (Ticaret) mal stokları
- inventory
- {i} sayım defteri
- inventory
- depo
- inventory
- sayımca
- inventory
- (Ticaret) demirbaş
- inventory
- sayım
Sayım dökümlerini inceliyorum.
-I've been going over the inventory.
- inventory
- sayım çizelgesi
- inventory
- envantere kaydet
- inventory
- (Askeri) SAYIM, ENVANTER: İkmal maddelerinin sayılması. Bir ikmal tesisindeki bütün ikmal maddelerinin, belirli bir tarihte sayılmasına tam sayım (complete inventory); belirli bir süre içinde yapılan parça parça sayımlara da kısmi sayım (cycle inventory) denir. Yalnız belirli bir malzemenin sayılması ise özel sayım (special inventory) dır
- inventory
- {i} deftere kayıtlı eşya, demirbaş
- inventory
- {f} envantere işlemek
Related Terms
English - English
Definition of to take stock of the resources or items on hand; to produce an inventory in English English dictionary
- inventory
The main job of the night shift was to inventory the store, and restock when necessary.
to take stock of the resources or items on hand; to produce an inventory
Hyphenation
to take stock of the resources or items on hand; to pro·duce an in·ven·to·ryPronunciation
Resimler
History
Favorites