Tom fiyat etiketine baktıktan sonra onu almamaya karar verdi.
- Tom decided not to buy it after he looked at the price tag.
Ürün yüksek bir fiyat etiketi taşımaktadır.
- The product carries a high price tag.
Cümleleri etiketlemek için en azından gelişmiş katılımcı olmak zorundasın.
- In order to tag sentences, you must, at least, be an advanced contributor.
Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.
- We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
Lütfen her şeyin üzerine fiyat etiketlerini koymama yardım eder misin?
- Can you please help me put price tags on everything?
Tom muhtemelen peşine takılmak istemeyecek.
- Tom probably won't want to tag along.
Ben diğer çocuklarla elim sende oynamak istedim ama onlar bana izin vermediler.
- I wanted to play tag with the other children, but they wouldn't let me.
Biz elim sende gibi oyunlar oynardık.
- We used to play games like tag.
Kovalamak istiyor musun?
- Do you want to tag along?
Tom ve Mary kovalamaca oynuyor.
- Tom and Mary are playing tag.
Oyun alanında kovalamaca oynayan bir grup çocuk var.
- There are a bunch of kids playing tag on the playground.
Ben kovalamaca oynamak istedim.
- I wanted to play tag.
Oyun alanında kovalamaca oynayan bir grup çocuk var.
- There are a bunch of kids playing tag on the playground.
Tom bir isimlik takıyor.
- Tom is wearing a name tag.
Regularly tag the rear ends of your sheep.
He tagged the runner for the out.
The tag was applied at second for the final out.
I am tagging my music files by artist and genre.
The tag provides a title for the Web page.