English - Turkish
Definition of to surround; to encircle; to environ; to stretch round in English Turkish dictionary
- compass
- pusula
Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
-I have no sense of direction so I always travel with a compass.
Pusula kuzeyi gösterir.
-Compasses point north.
- compass
- {i} kapsam
- compass
- {i} çevre
- compass
- {f} kapsamak
- compass
- kuşatma
- compass
- manyetik pusula
- compass
- çevrelemek
- compass
- (Muzik) ses genişliği
- compass
- idrak etmek
- compass
- pergel
Pergelle bir daire çizdim.
-I drew a circle with compasses.
- compass
- (Askeri) PUSULA: Yön tayinine yarayan alet. Bir manyetik pusulanın daima mıknatısı kuzey kutbunu gösteren manyetik bir ibaresi vardır
- compass
- rüzgargülü
- compass
- {i} kuşatmak
- compass
- {i} sınır
- compass
- (fiil) erişmek, başarmak, anlamak; gizli plan kurmak; kuşatmak, sarmak, kapsamak
- compass
- sağlamayı başar
- compass
- {f} sarmak
- compass
- (isim) pusula; çevre, alan, kapsam; menzil, erim, sınır; kavramak, kuşatmak
- compass
- {f} erişmek
Related Terms
English - English
Definition of to surround; to encircle; to environ; to stretch round in English English dictionary
- compass
to surround; to encircle; to environ; to stretch round
Pronunciation
Resimler
Favorites