to supply; to afford; to contribute

listen to the pronunciation of to supply; to afford; to contribute
English - Turkish

Definition of to supply; to afford; to contribute in English Turkish dictionary

provide
{f} -i şart koşmak
provide
{f} sağlamak, temin etmek, tedarik etmek; getirmek: Oğuz provided the drinks. Meşrubatı Oğuz getirdi
provide
sağla

O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı. - She provided the traveler with food and clothing.

Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak. - The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.

provide
tedarikli bulunmak
provide
bulup vermek
provide
{f} karşılamak

O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir. - He has a wife and two young children to provide for.

O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır. - He works day and night to provide for his family.

provide
provide for geçimini sağlamak
provide
ihtiyatlı bulunmak
provide
provide against hazırlıklı bulunmak
provide
donatmak
provide
sağlamak

O ailesinin geçimini sağlamaktadır. - He provides for his family.

İhtiyacımız olan tüm parayı sağlamak için sana güveniyoruz. - We're banking on you to provide all the money we need.

provide
koşul olarak koymak
provide
vermek
provide
{f} hazırlıklı olmak
provide
{f} temin etmek
provide
{f} koşul koymak
provide
{f} şart koşmak
provide
(fiil) sağlamak, karşılamak, temin etmek, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak
English - English
provide
to supply; to afford; to contribute
Favorites