to supply with light; to illuminate; as, the sun enlightens the earth

listen to the pronunciation of to supply with light; to illuminate; as, the sun enlightens the earth
English - Turkish

Definition of to supply with light; to illuminate; as, the sun enlightens the earth in English Turkish dictionary

enlighten
{f} aydınlatmak

İnsanları aydınlatmak çok kolaydır. - Enlightening the people is very easy.

enlighten
açıklamak
enlighten
aydınlat

Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır. - Television enlightens the viewers as well as entertains them.

Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı. - Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.

enlighten
enlightenmentilim
enlighten
{f} öğretmek
enlighten
ögretmek
enlighten
{f} bilgi vermek
enlighten
aydın

Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar. - Any society not enlightened by philosophers is fooled by quacks.

Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır. - Every burned book enlightens the world.

enlighten
aydınlatma

İnsanları aydınlatmak çok kolaydır. - Enlightening the people is very easy.

Bilgeliğin ışığı yeni ufukları aydınlatmalıdır. - The ray of wisdom must enlighten new horizons.

enlighten
enlightenedbilgi edinmiş
enlighten
içyüzünü anlatmak
enlighten
münevver
enlighten
irfan
enlighten
{f} aydınlatmak, bilgilendirmek
English - English
enlighten
to supply with light; to illuminate; as, the sun enlightens the earth
Favorites