Tanrılar sonuna kadar insanlığa rehberlik etmek için yeryüzüne indiler.
- Gods came down on earth to guide humanity to its end.
Size rehberlik etmek için hiçbir ders kitabı cevabının mevcut olmayacağı durumlar olacaktır.
- There will be situations where no textbook answer will be available to guide you.
Bu otel rehber kitabın verdiği dört yıldızı hak etmekten uzaktır.
- This hotel is far from deserving the four stars the guidebook gives it.
O, saraya kadar bana rehberlik yaptı.
- She guided me to the palace.
Tom ormanda bize rehberlik etti.
- Tom guided us through the woods.
Ben Nagasaki çevresinde onlara rehberlik etmek için onlarla birlikte gittim.
- I went with them so that I could guide them around Nagasaki.
Kılavuza göre bu çevredeki en iyi restoran burası.
- According to the guidebook, this is the best restaurant around here.
Kılavuz mümkün olduğu kadar erken işe koyulsak iyi olur dedi.
- The guide said that we had better set out as soon as possible.