to suit; to fit; to be in accord; to harmonize

listen to the pronunciation of to suit; to fit; to be in accord; to harmonize
English - Turkish

Definition of to suit; to fit; to be in accord; to harmonize in English Turkish dictionary

sort
{f} sınıflandırmak
sort
{i} tür

Biz ne tür bir tehlikedeyiz? - What sort of danger are we in?

Bu tür iş çok sabır gerektirir. - This sort of work calls for a lot of patience.

sort
{i} çeşit

Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir. - Tom can do all sorts of things quite well.

Ne çeşit bir evin var? - What sort of house do you have?

sort
{i} punto
sort
{f} ayıklamak

Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım. - I spent several days sorting through her papers.

sort
takım
sort
kabil
sort
tasnif etme

Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi. - Tom said he needed to sort a few things out.

Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum. - I want to sort this out once and for all.

sort
(Bilgisayar) sıralar
sort
türlerine göre ayırmak
sort
{f} tasnif etmek

Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı. - It took quite a while to sort out all our luggage.

sort
sırala(mak)
sort
{f} halletmek
sort
keyifsiz
sort
türleri
sort
{i} çeşit, tür, nevi
sort
{f} çözümlemek
sort
sort sınıfla
sort
{f} sırala

Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın. - Sort the items from large to small.

O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı. - She sorted the files in alphabetical order.

English - English
sort
to suit; to fit; to be in accord; to harmonize
Favorites