Tom uymak için elinden geleni yapıyor.
- Tom is doing his best to fit in.
Yalnızca onun iş için uygun olmadığını bulmak için çok çabalıyordu.
- He tried hard only to find that he was not fit for the job.
Tom'un uygun olma sorunu var.
- Tom has trouble fitting in.
Oturma odasına uymadığı için masayı hediye olarak verdim.
- I gave away the table because it does not fit in the living room.
Bu mobilya parçası oturma odası için uygun değil.
- That piece of furniture is not fitting for the living room.
Tom bir iş adamı olmak için uygundur.
- Tom is fitted to become a businessman.
Sadece bu ayakkabıların uyduğundan emin olmak istiyorum.
- I just want to make sure these shoes fit.
Sen yaşına bakılmaksızın bir fiziksel uygunluk testi için başvuruda bulunabilirsin.
- You can apply for a physical fitness test regardless of your age.
Tom çok sağlıklı görünüyor.
- Tom seems to be as fit as a fiddle.
Tom nispeten formda ve sağlıklı görünüyor.
- Tom is relatively fit and healthy.