Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Torpidoları fırlatmak için hazırlanın.
- Prepare to launch torpedoes.
Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.
- They decided to launch a major attack.
Düşman bize bir saldırı başlattı.
- The enemy launched an attack on us.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Fırlatma başarılı oldu. Biz şimdi güneş sistemini terk ediyoruz.
- The launch was successful. We're now leaving the solar system.
Onlar bir roket fırlattı.
- They launched a rocket.
Yapay dünya uydularının fırlatılmasına yaygın olarak uzayın bir keşfi gözüyle bakılmaktadır.
- The launching of artificial earth satellites is commonly looked upon as an exploration of space.
Can we this quote? Launch your hearts with lamentable wounds. - Edmund Spenser.